“SURİYE’NİN KENDİ ANAYASASI VE PARLAMENTOSU OLACAK”
ABD Kongresi’nin Suriye’deki “SDG”ye yönelik destek verdiğine dikkat çeken Büyükelçi Barrack, ABD’nin bu grubun Suriye hükümetiyle entegrasyonuna zemin hazırlamak istediğini ifade etti.
Büyükelçi Barrack, “Bu durum, Suriye’de özgür bir Kürdistan kurulacağına dair bir gösterge değildir. Ayrıca, ayrı bir SDG devleti veya Alevi, Yahudi devleti kurulacağı anlamına gelmiyor. Suriye varlığını sürdürüyor ve burada bir yapı oluşuyor. Suriye’nin kendi anayasası ve parlamentosu olacak.” şeklinde konuştu.
“ABD, SONSUZA KADAR SURİYE’DE KALIP ARABULUCULUK YAPAMAZ”
SDG’ye yönelik desteğin devam edip etmeyeceğine dair bir soruya yanıt veren Barrack, “SDG’nin bazı talepleri olabilir. Ancak onlara bir devlet kurma hakkı tanımıyoruz. Bizim sorumluluğumuz, Suriye hükümetine nasıl entegre olacaklarına dair geçiş sürecini desteklemektir. ABD, sonsuza kadar Suriye’de kalıp arabuluculuk yapamaz. Eğer Suriye ile SDG arasında bir anlaşma sağlanmazsa, bu durum değişmeyecektir. Yeni bir yol haritası çizmek istiyorlarsa, bu onların kararıdır.” dedi.
“SDG, YPG’DİR. YPG, PKK’NIN BİR TÜREVİDİR”
CNN Türk ve Hürriyet muhabirinin “SDG’nin silahsızlandırılması” konusundaki sorusunu yanıtlayan Barrack, “SDG, YPG’dir. YPG ise PKK’nın bir türevidir. PKK, şu an silah bırakma aşamasına geldi. Bu, Türkiye için önemli bir gelişmedir.” ifadesini kullandı.
Barrack, ABD’nin DEAŞ ile mücadele için YPG ile iş birliği yaptığını belirterek, “Bu nedenle duygular oldukça karmaşık çünkü onlar bizim ortaklarımızdı. Ancak asıl mesele, onlara ne borçluyuz? Onlara kendi bağımsız yönetimlerini kurma hakkını tanımıyoruz.” şeklinde konuştu.
“TÜRK İHA’LARI DÜNYANIN EN İYİLERİ”
“ŞİMDİ YENİ BİR HİKAYE YAZMA ZAMANI”
Büyükelçi Barrack, “1919’daki Sykes-Picot Anlaşması’ndan bu yana bu coğrafya parçalanıyor. Artık yeni bir hikaye yazma zamanı gelmiştir. Başkan Trump bunu gerçekleştirmek istiyor. ABD, güvenlik garantörü değil, yol gösterici bir güç olmalıdır.” dedi.
“TÜRKİYE MERKEZDE”
Barrack, konuşmasının sonunda Trump yönetiminin Türkiye ile yeniden tanımlanan ilişkilere büyük önem verdiğini vurguladı. Barrack, “Türkiye, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ve merkezde yer alıyor. Savunma sanayiinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Eğer S-400 gibi sorunlar çözülürse, F-35 süreci yeniden gündeme gelebilir. Başkan Trump bu konuda esneklik gösterdi. Türkiye ile gelecekteki iş birliğimizin artacağına inanıyoruz.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
HİZBULLAH VE LÜBNAN MESAJI: “YUMUŞAK BİR TOPLAMA SÜRECİ OLMALI”
Barrack, Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusunda, “Hizbullah’ın Lübnan’daki siyasi parti kimliği ile militan yapısı ayrılmalıdır. Silahların yumuşak bir şekilde toplanması, iç savaş çıkarmadan bu geçişin sağlanması gerekmektedir. Lübnan ordusuna bu süreçte destek vermeye hazırız.” dedi.
“TÜRKİYESİZ ORTA DOĞU DİPLOMASİSİ EKSİK KALIR”
Türkiye’nin diplomatik gücüne vurgu yapan Barrack, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, (MİT Başkanı) İbrahim Kalın ve Türk hükümetinin üst düzey isimleri, ABD’nin yürüttüğü arabuluculuk çabalarına doğrudan destek verdi. Türkiye, yalnızca Gazze değil, Ukrayna-Rusya, hatta İran konularında da önemli bir destek sağladı. Türkiye olmadan bu kadar ilerleme kaydedilemezdi. Türkisiz Orta Doğu diplomasisi eksik kalır.” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’YE F-35 SATIŞI: “KAPSAMLI BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLÜYOR”
Büyükelçi Barrack, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması ve savunma sanayi ilişkileri hakkında, “F-35 meselesi, 2016’daki darbe girişimi ve ardından S-400 alımıyla gündeme geldi. Kongre, ‘S-400 aldınız, size F-35 veremeyiz’ dedi. Ancak Türkiye, bu süreçte TB-2 gibi kendi insansız hava araçlarını geliştirdi. Bunlar dünya çapında takdir görüyor. Şu anda F-16’lar, F-16 modernizasyonları ve F-35 için yeniden yapılandırma çalışmaları devam ediyor. Bu konuda Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki yakın ilişki belirleyici oldu.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, GAZZE VE UKRAYNA SÜRECİNDE ARABULUCULUKTA KİLİT ÜLKE”
Büyükelçi Barrack, Türkiye’nin bölgesel krizlerdeki yapıcı rolüne dikkat çekerek, “Türkiye, hem Ukrayna-Rusya tahıl anlaşmasında hem de Gazze’deki ateşkes çabalarında önemli bir rol üstlendi. Hamas ile ilişkileri nedeniyle eleştirilse de, Türkiye ve Katar olmadan bölgedeki diplomasi yürütülemez. Türkiye, Gazze meselesinde en güçlü arabulucularımızdan biri olmuştur.” şeklinde konuştu.