1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. Antalya’da Tarım Alanlarında Yüksek Çökme Tehlikesi!

Antalya’da Tarım Alanlarında Yüksek Çökme Tehlikesi!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nusret Demir, gerçekleştirdikleri çalışmada aktif uzaktan algılama teknikleri ve radar verileri kullanarak, Antalya’da yumuşak zeminli tarım alanlarında belirgin bir çökme gözlemlendiğini aktardı. Bu çökmelerin, tarım alanlarının yumuşak zemin özellikleri, iklim değişiklikleri ve yer altı sularının kullanımına bağlı olarak gerçekleştiğini belirten Demir, çökme oranının yıllık yaklaşık 2 santimetre civarında olduğunu ifade etti. Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını hatırlatan Demir, bilim insanlarının fay hatları yerine deprem riskini artıran mevcut yapıların detaylı analizlerini ve iklim değişikliği konusunu ele almaları gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, yer hareketleri ve yer değiştirmeleriyle ilgili hesaplamalar yapabildiklerini vurgulayan Demir, elde ettikleri verilerin gelecekte atılacak adımlar için kritik önem taşıdığını söyledi.

“ANTALYA İÇİN BAŞKA BİR ŞEY KONUŞMAMIZ LAZIM”

Depremin çok disiplinli bir konu olduğunu, jeofizik dalının deprem dinamiğini, jeolojinin ise yer yapısını incelediğini belirten Demir, 2020-2023 yılları arasında kentin yer hareketlerini analiz ettiklerini ifade etti. “Biz deprem ve yer hareketlerinin analizini yaptık ama Antalya için başka bir şey konuşmamız lazım” diyen Demir, çalışmaları sonucunda yüksek çökme alanlarının çoğunlukla tarım bölgeleri olduğunu tespit ettiklerini aktardı. Antalya’nın kuzey kısmındaki tarım alanlarında gözlemlenen çökme oranının yılda 2 santim düzeyinde olduğunu belirten Demir, bu çökmeleri hazırlanan haritalarda işaretlediklerini de ekledi. Orman yangınlarının etkilediği alanlarda ise biyokütle kaybının yükseklik kaybına neden olduğunu belirten Demir, iklim değişikliği ile ilgili Avrupa Uzay Ajansı’nın verilerinin de bu durumu desteklediğini ifade etti.

A N T A L Y A D A T A R I M A L A N L A R I H E R Y I L 2 S A N T 784508 232068

YUMUŞAK ZEMİN RİSKLİ

Antalya’nın verimli tarım alanlarına sahip bir bölge olduğunu belirten Doç. Dr. Demir, yumuşak zemin yapısının deprem dalgalarının geçişinde risk oluşturduğunu kaydetti. Tarım alanlarının imara açılmasının tartışılması gerektiğine de dikkat çeken Demir, bu durumun ciddi riskler taşıdığını vurguladı.

A N T A L Y A D A T A R I M A L A N L A R I H E R Y I L 2 S A N T 784509 232068

“YENİ YAPILACAK OLAN BİNALARI ÇOK İYİ YAPMALIYIZ”

Depremleri dalgalı bir denize benzeten Doç. Dr. Demir, “Biz dalgalı bir denize gemi çıkardık diye düşünmeliyiz. Dolayısıyla o dalgalı denizde hareket edecek gemiye sahip olmamız lazım” diyerek binaların deprem güvenliğinde önemli bir etken olduğunu vurguladı. Binaların yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmesinin önemine değinen Demir, “İşte o zaman dalgalı denizde hayatta kalabiliyoruz. Japonya bunu yıllardır uyguluyor” dedi. Antalya’daki mevcut yapıların detaylı bir analizinin yapılması gerektiğini belirten Demir, 1999 yılında yaşanan depremin ardından yönetmeliklerin iyileştirildiğini hatırlatarak, “Belki 2000 yılından önceki bazı binaları müteahhitler iyi inşa etmiştir. Eski binaları kötülemek adil olmayacaktır ama en azından yeni binaların kalitesine dikkat etmeliyiz” şeklinde konuştu.

A N T A L Y A D A T A R I M A L A N L A R I H E R Y I L 2 S A N T 784507 232068

DEPREM RİSKİNE DEĞİNDİ

İstanbul Teknik Üniversitesi ile işbirliği içinde yürütülen TÜBİTAK projesinde Kartal ilçesi üzerine çalışmalar gerçekleştirdiklerini ve ABD’de deprem risk analizleri yapan bir firmaya danışmanlık hizmeti verdiklerini ifade eden Doç. Dr. Demir, “1996 yılında Türkiye’nin sismik boşluk haritaları oluşturulmuştu. 23 Nisan’da yaşanan ve İstanbul ile Tekirdağ’da hissedilen deprem öncesinde de Marmara Bölgesi’nde büyük depremler yaşandığını biliyoruz. Uzaktan algılama verilerimizle Tekirdağ tarafında 2 santimlik bir yatay hareket gözlemledik” dedi. Demir, Yunanistan’ın Atina kentindeki Ulusal Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dimitris Anastasiou ve Prof. Dr. Maria Tsakiri’nin de aynı depreme dair benzer bulgulara ulaştıklarını belirtti.

“DEPREM RİSKİNİN CİDDİYETLE ELE ALINMASI GEREKİYOR”

Danışmanlık hizmeti verdikleri ABD merkezli jeofizik mühendisinin değerlendirmelerine de değinen Doç. Dr. Demir, Marmara fayının yılda yaklaşık 2,5 santim kayma hızına sahip olduğunu belirtti. İstanbul’un, bu faya 15 kilometre mesafede bulunmasının nispeten güvenli bir durum sunduğunu ifade eden Demir, ancak İstanbul’un 1960’lardan bu yana yaşanan yapılaşma sorunları nedeniyle savunmasız bir konumda olduğunu vurguladı. 23 Nisan 2025’teki deprem, İstanbul’un deprem riskini yeniden gündeme getirirken, bu olayın bölgedeki sismik aktivitenin devam ettiğini ve gelecekteki büyük depremlere karşı hazırlıkların ciddiyetle ele alınması gerektiğini hatırlatıyor. Şehrin depreme hazırlık durumu, yapıların güçlendirilmesi ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi kritik bir önem taşıyor.

Nusret Demir Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Uzay Bilimleri Ve Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Antalya Haberim ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.