Bilim insanları, dünya genelinde sadece 50 kişide bulunan Rh-null kan grubunu, bilinen adıyla “Altın Kan”ı laboratuvar ortamında üretme çabalarını sürdürüyor. Rh-null, kırmızı kan hücrelerinde hiçbir Rh antijeni taşımadığı için, diğer tüm Rh alt tiplerine uyum sağlama yeteneği ile tıp dünyasında büyük bir değer taşıyor. Bristol Üniversitesi’nde 2018 yılında gerçekleştirilen araştırmalar, bu nadir kan grubunun laboratuvar ortamında üretilebileceğini ortaya koymuştu.
Dünyada yalnızca 50 civarında insanda bulunan Rh-null, tıp alanında en değerli ve en gizemli kan gruplarından biri olarak dikkat çekiyor. Bu özel kan grubu, kırmızı kan hücrelerinin yüzeyinde bulunan Rh antijenlerinin tamamını taşımadığından, tedavi süreçlerinde önemli bir potansiyele sahip olmasının yanı sıra, nadirliği nedeniyle kritik bir öneme de sahip.
İnsan vücudunda Rh sistemine bağlı 61’den fazla antijen bulunurken, Rh-null kan grubuna sahip bireylerde bu antijenler hiç mevcut değil. Bu durum, Rh-null kanının neredeyse tüm Rh alt tiplerine uyum sağlamasına olanak tanırken, aynı zamanda bu bireylerin yalnızca kendi gruplarından kan alabilmeleri nedeniyle büyük bir risk oluşturuyor. Rh-null, nadirliği dolayısıyla uluslararası literatürde “Golden Blood” olarak anılmakta ve “dünyanın en değerli kanı” olarak kabul edilmektedir.
Rh-null üzerine yapılan araştırmalar son yıllarda önemli bir ivme kazanmıştır. Bristol Üniversitesi’nden Prof. Ash Toye ve ekibi, 2018 yılında laboratuvar ortamında Rh-null özelliklerine sahip kırmızı kan hücreleri üretmeyi başardı. Bu gelişme, tıp dünyasında “ultra uyumlu” kan üretme olasılığını gündeme getirdi.
Araştırmalar, nadir kan gruplarının laboratuvar ortamında üretimi, kanın uzun süreli saklanması ve dünya genelinde nadir donörlerin tespiti gibi alanlarda devam etmektedir. Ancak uzmanlar, Rh-null kanının henüz “acil durumlarda hemen kullanılabilecek” bir seviyeye ulaşmadığını vurgulamaktadır. Bu alandaki çalışmalar, özellikle çok nadir kan gruplarına sahip hastalar için büyük umut taşımaktadır.




